Herkese tekrardan merhaba arkadaşlar! İkimiz de çok yoğun bir dönemde olduğumuzdan yazmaya ara vermiştik. Ben bu boşlukta bence hayatımda ciddi bir farklılık yaratacak bir karar aldım; cruelty-free (hayvanlar üzerinde deney yapmayan markalara cruelty-free deniyor.) olmayan kozmetik ve bakım ürünleri satın almamak. Bununla ilgili bildiğim her şeyi sizinle paylaşacağım bir yazı yazmayı planlıyorum ve upuzun bir yazı olacağı için bir türlü tamamlayamıyorum. Ama şimdilik şunu söyleyeyim, bundan sonra bu blogta cruelty-free olan bir markaya ait hiçbir şey tanıtmayacağım.
Bugün bahsedeceğim The Pink Ellys markası da hayvanlar üzerinde deney yapmayan ve ürünleri paraben içermeyen bir marka. Ben rujlarını Beliz Şen'in youtube videosunda gördüm ve sürdüğü renge aşık olduğum için hemen araştırmaya başladım. Hakkında kötü hiçbir şey yazılmamıştı, ayrıca fiyatları da uygun bir marka olunca ben de denemek istedim. (bir ruj bağımlısı olarak...) Ben n11.com'dan 2 tanesi 26 TL gibi bir kampanyayla aldım, cosmohome'larda da kadınlar gününe kadar 13 TL gibi bir fiyatı var; normal fiyatları sanırım 35-36 TL.
Evet lafı daha fazla uzatmadan elimdeki renklerden bahsetmek istiyorum.
İlki Candy. Uzun zamandır çok fazla pembelik içermeyen ama dudağı da yokmuş gibi gösterecek kadar soluk olmayan, her gün her makyaja uyabilecek bir nude likit mat ruj istiyordum. Ve bu renk tamamen bu isteğimi karşıladı. Renki ne çok sıcak, ne çok soğuk, ne çok pembe ne de çok çıplak dudak rengi. Bence herkese ve her makyaja yakışabilecek bir renk. (Biraz yamuk uygulamışım sanırım açık renk olunca fark etmemişim kusura bakmazsınız umarım:))
Diğer renk ise Dark Red. Likit mat rujları çok seviyorum, kırmızı ruja hastayım. İkisi bir araya gelince almamam imkansızdı. Ve gerçekten bugüne kadar kullandığım en güzel kırmızı ruj olabilir. Çok tok bir kırmızı, içerisinde fazla turunculuk içermeyen daha soğuk bir kırmızı. Dişleri bembeyaz gösteren, tüm dikkatı dudaklara çeken çok çok iddaalı ve mükemmel bir renk bence.
Rujların yapısına ve sürümüne gelelim şimdi de. Fırça yapısı standart, koyu renklerde çok ince bir fırçası olmadığı için düzgün uygulayabilmek için dudak kalemi gerekebiliyor. Sürümü çok kolay, rengini tek katta veren, çok fazla akışkan ve zorluk çıkaran bir yapısı olmayan bir ürün.
Kalıcılığı bir şey yiyip içmediğiniz sürece asla kıpırdamayan cinsten. Ben çay, kahve içtiğimde ve bir şeyler yediğimde bile sadece iç taraflardan hafifçe çıkmıştı ve bunu yapmayan bir likit mat ruj yok zaten. Şimdi gelelim en önemli kısmına, bu kadar kalıcı olmasına rağmen dudağımı ASLA KURUTMADI. Likit mat rujları çok seviyorum ama bir süre sonra dudağımda aşırı bir kuruluk ve ağırlık yaptığında çok rahatsız oluyorum. Bu ruj saatlerce dudağımda kaldı ve hiçbir şekilde çıkartmak istemedim.
Sonuç olarak ben bu rujların yapılarını ve renklerini inanılmaz beğendim! En kısa zamanda diğer renklerini de almak istiyorum, özellikle mocha, berry, carmen, morella, coffee ve truffle renklerinde aklım kaldı. (kısacası hepsinde hahahaha....)
Ve ayrıca bugünün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olmasından dolayı söylemek istediğim birkaç şey var. Kadınlar olarak; kadın ve feminist kelimelerinden korkmayın. "Bayan" diye bir cinsiyet olmadığını, feminist kelimesinin anlamını açıklamaktan korkmayın. Sesinizi çıkartmaktan, kendiniz olmaktan, istediğinizi giyip istediğinizi yapmaktan korkmayın. Size sırf kadın olduğunuz için yapamayacağınızı söyledikleri şeyleri yapın. Hiçbir erkeğe bağımlı yaşamayın, hiçbir erkeğe hatta hiçbir insanın sizi kısıtlamasına izin vermeyin. Sokakta kahkaha atın. Makyaj yapın, yapmayın, zayıf olun, kilolu olun, kim olursanız nasıl görünürseniz görünün güzel olduğunuzun farkında olun. Siz bunun farkında olursanız çevrenizdeki herkes de bunun farkına varır. Ve bunları sadece 8 Mart'ta değil her zamam her şartta hatırlayın ve de hatırlatın.
Eğer siz de feminizmin kelime anlamını, neyi savunduğunu tam olarak bilmiyorsanız güzeller güzeli Emma Watson'ımın şu güzel konuşmasını izlemenizi rica ediyorum.
Umarım yazımı yararlı bulmuş ve beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı bırakmayı ve bizi snapchatten simayvebuketin kullanıcı adımızla takip etmeyi unutmayın <3
Ve ayrıca bugünün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olmasından dolayı söylemek istediğim birkaç şey var. Kadınlar olarak; kadın ve feminist kelimelerinden korkmayın. "Bayan" diye bir cinsiyet olmadığını, feminist kelimesinin anlamını açıklamaktan korkmayın. Sesinizi çıkartmaktan, kendiniz olmaktan, istediğinizi giyip istediğinizi yapmaktan korkmayın. Size sırf kadın olduğunuz için yapamayacağınızı söyledikleri şeyleri yapın. Hiçbir erkeğe bağımlı yaşamayın, hiçbir erkeğe hatta hiçbir insanın sizi kısıtlamasına izin vermeyin. Sokakta kahkaha atın. Makyaj yapın, yapmayın, zayıf olun, kilolu olun, kim olursanız nasıl görünürseniz görünün güzel olduğunuzun farkında olun. Siz bunun farkında olursanız çevrenizdeki herkes de bunun farkına varır. Ve bunları sadece 8 Mart'ta değil her zamam her şartta hatırlayın ve de hatırlatın.
Eğer siz de feminizmin kelime anlamını, neyi savunduğunu tam olarak bilmiyorsanız güzeller güzeli Emma Watson'ımın şu güzel konuşmasını izlemenizi rica ediyorum.
Umarım yazımı yararlı bulmuş ve beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı bırakmayı ve bizi snapchatten simayvebuketin kullanıcı adımızla takip etmeyi unutmayın <3